INFLUENCER BLOG İLETİŞİM

Etki Yaratan Buluşmalar: Inspire & Impact

Sürdürülebilirlik trendleri, dijital çağda psikolojik denge, reklamın gücü, sosyal etki ve dünya ekonomik konjonktürü gibi çeşitli konularda düzenlediğimiz son etkinliğimizde ilham dolu konuşmalar gerçekleştirdik. Etkinliğimize katılamayanlar için öne çıkan notlar ve detaylar burada!

Motivasyon
  • Yayınlanma Tarihi: 25 Aralık 2024
Etki Yaratan Buluşmalar 690X460

Speaker Agency olarak, birbirinden değerli konuşmacıların yer aldığı etkinliklerimizle, hem bireylerin hem de kurumların anlamlı ve etkili sonuçlar elde etmesine destek oluyoruz.

Bu doğrultuda, 3 Ekim 2024 tarihinde düzenlediğimiz Inspire & Impact etkinliğimizde, etki ve ilhamı bir araya getirerek katılımcılarımızı uzman konuşmacılarla buluşturduk.

Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da, Boğaziçi University Social Media Lab işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz bu buluşmada, “sürdürülebilirlik trendleri”, “dijital çağda psikolojik denge”, “reklamın gücü”, “sosyal etki” ve “dünya ekonomik konjonktürü” gibi güncel ve önemli konuları masaya yatırdık.

Etkinliğe katılamayan misafirlerimiz için, bu ilham dolu konuşmalardan öne çıkan detayları ve önemli notları sizler için derledik. Hazırsanız, başlayalım!

Dijital Çağda Psikolojik Denge

Sürdürülebilirlikte Yeni Ufuklar: Dr. Sertaç Doğanay’ın İlham Verici Konuşması

Etkinlikte Küresel Sürdürülebilirlik Trendleri başlıklı bir konuşma yapan Teknoloji, Sürdürülebilirlik İletişimcisi ve Yeni Nesil Yayıncı Dr. Sertaç Doğanay sürdürülebilirlik terimi şu sözlerle açıkladı: 

“Sürdürülebilirlik: Üretim ve çeşitliliğin devamlılığı sağlanırken yaşamın daimi kılınabilmesidir.

Başka bir ifade ile sürdürülebilirlik; kendi ihtiyaçlarımızı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılayabilmemizdir.” 

Sürdürülebilirliğin iyi insan iyi kurum ve iyi toplum olmak ile alakalı bir şey olduğunun altını çizen Sertaç Doğanay, ”innovation triggers” yani “yenilik tetikleyici” terimine dikkat çekti. Bu safhada teknoloji henüz geliştirilme aşamasında diyen Sertaç Doğanay, konuyla alakalı olarak üretim süreçlerinde karbon emisyonlarını sıfıra indirmeyi amaçlayan net sıfır fabrikaları örnek gösterdi. 

IT operasyonlarının çevresel açıdan daha sürdürülebilir olacağına dikkat çeken Sertaç Doğanay’ın bahsettiği bir diğer konu ise şişirilmiş beklentilerin zirvesi. Yani artık tamamen popüler olmuş, konferanslarda sıklıkla konuşulan konular… 

Yapay zeka, şişirilmiş beklentilerin zirvesi terimi için iyi bir örnek olarak gösterilebilir. Yapay zeka konusunda da büyük bir beklenti var; ancak konunun nereye varacağını henüz bilmiyoruz. 

Bir başka konu sürdürülebilirlik için yapay zeka. Yapay zeka ile sürdürülebilirlik arasındaki bir aşk ve nefret ilişkisi olduğunu belirten Sertaç Doğanay, şunları belirtti: 

“Bir yandan yapay zeka uygulamaları çevresel sürdürülebilirlik anlamında özellikle enerji optimizasyonu anlamında müthiş katkılar getirirken bir yandan da yapay zekanın yarattığı emisyon yarattığı elektrik ve enerji harcaması tüm dünyaya zarar veriyor.” 

Dijital Ürün Pasaportu kavramını, ürünlerin çevresel etkileri ve sürdürülebilirlik derecelerini gösteren dijital kimlik belgeleri olarak aktaran Sertaç Doğanay, ayrıca hayal kırıklığı çukurundan bahsetti. Sertaç Doğanay, üzerine çokça bir şeyler konuşulan ama artık popüler bir konu olmaktan uzaklaşmış başlıkları “hayal kırıklığı çukuru” olarak tanımladı.

Dünya Ekonomik Forumu raporlarını yorumlayan Sertaç Doğanay, dünyadaki riskler sıralamasında bir numarada iklim krizinin, ikinci sırada ise yapay zekanın ürettiği dezenformasyonun olduğunu söyledi. 

Yapay zeka çevresel sürdürülebilirlik konusunda bize yardım mı edecek yoksa başımıza bela mı açacak? Sertaç Doğanay bu soruyu şu sözlerle yanıtlıyor: 

“Bütün dünyadaki serverların yarattığı emisyon çok fazla. Dünyada yapay zekadan daha fazla elektrik tüketen sadece 16 ülke var. Google’da bir arama yaptığınızda bir birim elektrik harcamasına sebep oluyorsanız, ChatGPT ile bir arama yaptığınızda bunun 10 katı elektrik yakıyorsunuz. Harcanan enerji ile karbon emisyonunu eş tutabilirsiniz.” 

Sertaç Doğanay, verdiği bu bilgiyi Google, Microsoft gibi büyük firmaların raporlarındaki verilerle destekledi ve sözlerine şöyle devam etti: 

“Peki bunun sonucunda ne olacak? Microsoft dünyadaki en büyük yenilenebilir enerji yatırımını duyurdu. Bu işe 10 milyon dolar harcıyorlar. Çünkü Microsoft artık bir AI şirketi. Serverlarında bu kadar fazla elektrik harcamasından sonra bunu hesap etmek zorunda kalıyorlar. Önümüzdeki yıllar buna benzer örnekleri daha fazla göreceğiz.” 

Dünya Ekonomik Forumu

Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk’la Dijital Çağda Psikolojik Dengeyi Koruma Sanatı

İnternet teknolojisi insanların yaşadığı en önemli değişim ve dönüşümlerden biri. Dijital çağ, hayatımıza sayısız kolaylık getirirken, psikolojik dengemiz üzerinde de önemli etkiler yaratıyor. Akıllı telefonlardan sosyal medyaya, sürekli çevrimiçi olma hali, hem avantajlar hem de zorluklar sunuyor. 

Peki, dijital çağda psikolojik dengeyi nasıl koruyabiliriz? Dijital Çağda Psikolojik Denge sunumu ile Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk işte tam da bu konuya dikkat çekti.

İnternetin icadıyla başlayan dijital çağ, alternatif bir dünya yarattı. Bu mecrada teknoloji çok hızlı ilerliyor, çeşitlilik artıyor, sosyal mecraların kendi içlerindeki işleyiş de çok hızlı değişiyor. Videolar giderek kısalıyor. Bununla birlikte videoların izlenme süreleri de giderek kısalıyor. Yani, hem üretimin hem de tüketimin hızı artıyor. 

Ayşe Bilge Selçuk’a göre bu durum bizlerin giderek dürtüselleştiği anlamına geliyor. Ayşe Bilge Selçuk, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: 

“Yani insan hızlanıyor. Psikoloji araştırmaları insanların bu durumdan mutlu olmadığını gösteriyor. Ama bir şekilde buna uyum sağlıyorlar. Ve artık internet teknolojisiyle yarattığımız bu dünyada fiziksel sınırlar yok. Artık sadece psikolojik sınırlar var. Psikolojik sınırları sadece biz kendimize koyabiliriz. Psikolojik sınırlar çok önemli.”

“İnsan dijital teknolojisi ile ilişkisi içerisinde sürekli dijital uyarıma maruz kalıyor. Dolayısıyla zaman da hızlı geçiyor. Zihnimizin uyarılma olmadan geçirdiği zaman çok sınırlı. O kadar çok uyarıma maruz kalıyor ki; zihnimiz artık kendi yatıştıramaz duruma geldi. Kendini yatıştırması dinlenmesi gereken zaman olan uyku sürecine geçmekte büyük zorluk yaşıyoruz. Ne kadar ironiktir ki, uykuya geçmek için de yine dijital aplikasyonlardan destek alıyoruz. Çünkü kendi kendimizi yatıştıramıyoruz. Hepimizin bildiği gibi dürtüsellik arttıkça bağımlılık da artar.”

Ayşe Bilge Selçuk ekliyor: 

“Dijital çağa uyumlanmak için gösterdiğimiz değişim, bizim yıllar boyunca kazandığımız en önemli becerileri elimizden alıyor. Bunların başında dürtü kontrol becerisi, dikkati kontrol etme, odaklanma becerisi geliyor. Öyle görünüyor ki, bu yeni çağa uyum sağlama sürecinde bu becerilerimizi teker teker kaybediyoruz. Oysa dijital çağda bu becerilere belki her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.”

Dijital çağda bilgi önceki dönemlerden çok hızlı artıyor; ancak bu bilginin önemli bir kısmı da dezenformasyon. Bunun yanı sıra yapay zeka da çok hızlı ilerliyor. Ama yapay zekanın ürettiği bilgilerin de hepsi doğru değil. Dolayısıyla eleştirel düşünceye ve sorgulayıcı zihne her zamankinden fazla ihtiyacımız var. Bunun için de dürtülerimizi kontrol etmemiz gerekiyor. Sakin bir zihinle düşünebilmek için önce dürtülerimizi kontrol edebilmeye ihtiyacımız var.

Dijital Çağa Uyumlanmak

Reklamcılığın Gücü ve Sosyal Fayda: Askıda Ne Var’ın İlham Verici Hikayesi

Etkinliğimizde sunum yapan bir diğer isim ise reklamcı ve Askıda Ne Var projesinin girişimcisi Oğuzhan Canım oldu. Oğuzhan Canım, Reklamın Gücü ve Sosyal Etki başlıklı konuşması ile beğenileri topladı.

Askıda Ne Var, üniversite öğrencilerine ücretsiz ürün ve hizmet sunan bir sosyal girişim projesi. Oğuzhan Canım, konuşmasına öncelikle projenin nasıl ortaya çıktığını anlatarak başladı.

13 yıllık süre zarfında sosyal fayda odaklarını hiçbir zaman yitirimediklerini söyleyen Oğuzhan Canım, geçmişte hayata geçirdikleri önemli bir kampanyanın detayları aktardı: 

“4 yıl önce bir gençlik araştırması yaptık. Bir tane data diyor ki, üniversite öğrencilerinin 1.857 liraya ihtiyaçları var. Başka bir data diyor ki, üniversite öğrencileri 600 lira ile geçiniyorlar. Arada 1.257 liralık bir fark var. Bundan nasıl bir sosyal fayda kampanyası yaratabiliriz? Öğrencilere sosyal medyada şunu sorduk: Sevgili öğrenciler -1.257 lira ile ne yapamıyorsunuz? Böylelikle onlara sonsuz bir cevap havuzu verdik. Gençler tweet atmaya başladılar: Sağlıklı beslenemiyorum, ailemi göremiyorum yurt dışına gidemiyorum… Topluluğu konuşturmak için bu çok iyi bir formüldü. Böyle olunca binlerce hatta on binlerce tweet geldi. Bu kadar tweet atılınca bu sefer bu topluluğu nasıl yönetiriz diye düşünmeye başladık. Gençlere dedik ki; durumun farkındayız gelin markaları etikeleyreek onlardan ürün ve hizmet isteyin. Bu kadar basit bir iletişim sürdürdük. Haliyle markalar tek tek dönmeye başladılar. Ve tamam verelim demeye başladılar. Bir hafta içerisinde yüzün üzerinde marka milyonlarca lira değerinde ürün ve hizmeti askıya bıraktı. İletişimin gücü dediğim şey işte bu.” 

Reklamın Gücü Ve Sosyal Etki

Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu ile Ekonomik Geleceği Şekillendirmek: Konjonktürü Bugünden Öngörmek

Ekonomik konjonktür, bir ekonominin dalgalı hareketlerini ve belirli bir zaman dilimindeki genel durumunu ifade eder. Gelecekteki ekonomik konjonktürü öngörebilmek, bireyler, işletmeler ve hükümetler için stratejik kararlar almanın temelini oluşturur.

Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu Gelecek Ekonomik Konjonktürü Bugünden Görmek isimli sunumunda, ilk olarak orta ve uzun vadede dünya ekonomisinin yönünün nasıl olacağını anlattı.

The Great Reset yani büyük sıfırlama terimini aktaran Erhan Aslanoğlu, bu kavramın içinde iklim krizinin de olduğunu söyledi. İklim krizi öyle bir boyuta geldi ki; üretim biçimleri, tüketim davranışları değişiyor ve bu süreç çok daha hızlanacak. Üretim tüketim ve dağıtım süreçleri yeniden şekillenecek. 

Erhan Aslanoğlu’na göre, teknolojide çok büyük değişiklikler var. Yıkıcı teknolojiler büyük sıfırlamaya fazlasıyla etkide bulunacak gibi görünüyor. Teknolojik gelişmeler birim maliyeti düşürerek enflasyonun düşmesini sağlıyor. Ayrıca işgücü piyasaları değişiyor. Baby boom kuşağı yavaş yavaş iş piyasasından çıkıyor. Kurumlardaki orta kuşak üst pozisyonlara geçiyor. Alttan gelen Y kuşağı çok daha farklı bir piyasa oluşturmaya başladı. Z kuşağının talepleri ise bambaşka. 

Peki başka neler sıfırlanıyor? Mesela, dünyada çok ciddi bir borç var. 330 trilyon dolar borç var. dünya ekonomisinin yıllık üretimi ise 105 trilyon dolar. Yani dünya ürettiğinin 3 katından fazla borca sahip. Bu borçlar her yavaşlamada dünyayı finans piyasalarını çok daha riske atabilir. 

Borcun sıfırlanması çok mümkün değil ama özellikle gelişmekte olan, az gelişmiş ülkelerin borçlarında ciddi bir yapılandırmaya ihtiyaç var. Jeopolitik dengeler değişiyor. Jeopolitik dengelerin değiştirdiği ticaret yolları da var. Bu durumdan üretim biçimlerimiz, tüketim ve davranış biçimlerimiz de etkilenecek. 

Sürdürülebilirlik Trendleri

“Kısa vadeye dönersek; jeopolitik riskler nasıl evrilecek? Bu konu piyasaların gündemindeki en önemli konulardan biri. Tahmin etmek zor ama işin önemsenmemesi çok büyük hata olur. Ciddi bir risk olduğunu görüyoruz. 

Makro olarak dünya neleri konuşuyor? Dünya bir resesyona mı gidiyor yoksa büyüme devam mı edecek? Bu da tartışılan bir konu. 

Dünyada bir dezenflasyon yani enflasyonda düşüş var. Acaba enerji fiyatları ve jeopolitik riskler nedeniyle tekrar enflasyon artar mı? Ve son olarak para politikaları nasıl olacak? Faiz ne olacak? En önemli konular bunlar. 

Dünya nasıl gidiyor? IMF’in raporuna göre dünya bu sene 3.2 seneye 3.3 büyüyecek. Yani benzer bir eğilim var. Bununla birlikte ABD’nin büyümesi azalacak, Avrupa'nın artacak. Orta Doğu ve Orta Asya’nın büyümesi artacak. Afrika’nın büyümesi artacak. Latin Amerika dalgalı, Asya düşecek.”

Inspire & Impact: İlham Veren İsimler Sahnede

Etki ve ilham yaratan buluşmalara imza atan Inspire & Impact etkinliğimizin sunuculuğunu ve moderatörlüğünü Elif Kartal ve Bahar Taşkın Öztürk üstlendi. 

2016 yılında Sabancı Üniversitesi bünyesinde kurulan uluslararası finans mükemmeliyet merkezi CEF (Center of Excellence in Finance)’in koordinaötörü olan Elif Kartal, aynı zamanda CEF YouTube kanalında “Elif Kartal ile Finansal Mevzular” programını hazırlayıp sunmaktadır.

Inequality Awareness Network (INAN) kurucusu ve İnan Eşitlilik Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Derneği Başkanı olan Bahar Taşkın Öztürk ise, bu görevlerine ek olarak Twiser'da CGO görevini yürütmektedir. 

Speaker Agency Talks etkinliklerine dair tüm gelişmelerden haberdar olmak için bizleri sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz. Speaker Agency Yapay Zeka Konuşmacıları hakkında detaylı bilgileri de yine web sitemizde bulabilirsiniz.

Send Plane iletişime geçin
İletişime geçin
Formunuz başarıyla gönderilmiştir.