Inspire & Impact: Motivasyonun Gücü: Başarıya Giden Yolda Kendinizi Aşmak

Motivasyonun Gücü: Başarıya Giden Yolda Kendinizi Aşmak

İlham dolu konuşmacılarla gerçekleştirdiğimiz Inspire & Impact etkinlikleri, bireyler ve kurumların anlamlı hedeflerine ulaşmalarına katkıda bulunmayı amaçlıyor.

Bu kapsamda 3 Ekim’de düzenlediğimiz Inspire & Impact etkinliğimizde, ilham ve etkiyi bir araya getirerek katılımcılara unutulmaz bir deneyim sunduk. Boğaziçi Üniversitesi Social Media Lab işbirliğiyle Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da gerçekleşen etkinlikte, “yapay zeka”, “motivasyon”, “toplumsal cinsiyet eşitliği” ve “imposter sendromu” gibi çağdaş ve önemli konuları ele aldık.

Etkinliğimize katılamayanlar, hatırlamak veya incelemek isteyenler için bu ilham verici konuşmaların öne çıkan başlıklarını derledik.

Limitlerini Aş: Deniz Kayadelen’in Başarıya Giden Yolculuğu

İlham dolu konuşmalara ev sahipliği yapan etkinliğimizdeki konuşmacılarımızdan biri de Deniz Kayadelen oldu. Kayadelen, “Limitlerini Aş ve Kendini Keşfet” başlıklı konuşması ile katılımcılarla buluştu. 12 yıllık danışmanlık tecrübesine sahip olan Kayadelen, değişim ve yetenek yönetimi alanlarında şirketlere danışmanlık hizmeti sunuyor. 

Kayadelen, konuşmasına konfor alanını terk etmenin öneminden bahsederek başladı. Konfor alanı, kişinin kendini rahat ve güvende hissettiği, belirsizlik ve risklerin düşük olduğu, bilinen ve tanıdık bir ortam ya da ruh hali olarak tanımlanabilir. Bu alan, bireylerin alışkanlıklarından oluşur ve genellikle stres ya da endişe yaratan yeni durumlarla karşılaşmayı içermez.

Konfor alanında kalan bir birey, kendini güvenli hissettiği için risk almak yerine, alıştığı düzen içinde yaşamaya devam eder. Bu alan, her ne kadar kişinin huzurlu hissetmesini sağlasa da, uzun vadede gelişim ve öğrenmeyi sınırlayabilir.

Kayadelen yaptığı konuşmada şöyle dedi: “Konfor alanı dışına çıktığımızda mucizeler yaratırız.” ve sordu: “Hayatınıza şöyle bir bakın, sizi güçlü kılan, sizi siz yapan en çok geliştiğiniz, en çok öğrendiğiniz zamanlar hangisiydi? Konfor alanı mı, konfor alanı dışı mı?”

Aslında cevap basit. Sizce de öyle değil mi?

Profesyonel bir yüzücü olan Kayadelen’in en büyük korkusu neymiş biliyor musunuz? Soğuk su! Oysa Deniz Kayadelen, ulusal ve uluslararası birçok ödülü olan rekortmen dünya şampiyonu bir yüzücü. İlk defa Buz Dünya Şampiyonası'nda Türk kadınını temsil edip 3 altın, 2 gümüş madalya ile ülkemizi gururlandırmış bir isim. Bu başarıyı tabii ki konfor alanında çıkarak elde etmiş.

Her zaman ilkleri başarmak istediğini söyleyen Kayadelen, katılımcılara şu tavsiyede bulundu: 

“Hep şunu sorun kendinize. Başkası başardıysa, siz neden yapamayasınız? Her zaman bu mentalite ile yola çıkmaya çalışın.” 

Kendinize %100 güvenmek zorunda değilsiniz diyen Kayadelen, sözlerine şöyle devam etti: 

“O anlar vardır ya, korkunuzun olduğu, kalbinizin küt küt attığı o anda cesaret devreye giriyor. Kendinize %100 güvenmek zorunda değilsiniz ama %100 cesaretle başlayın o işe. O yolculukta cesaretle başladığınız an zaten kendinize güveniniz konfor alanından çıktıkça geliyor. Ben de konfor alanından dışarıya çıktıkça değişik mentörler ve insanlar karşıma çıkmaya başladı.”

Peki tüm bu süreçlerde hem profesyonel bir sporcu hem de profesyonel iş kadını olan Deniz Kayadelen’i motive eden şey neydi? 

Cevap: Sınırları zorlamak. 

Korku, aslında bir kamçı olmuş Kayadelen için. 3 derece su sıcaklığında 8 dakika yüzerek Buz Yüzmesi Dünya Şampiyonu Türkiye’nin İlk Türk Kadını ünvanlarını kazanan Kayadelen, o anları şu sözlerle anlattı:

“Son 100 metrede ellerimi hissedemedim. Duvara değmek gerekiyor diskalifiye olmamak için. Diskalifiye oluyor muyum, olmuyor muyum diye çok korktum. Hissedemedim ellerimi. Ama sonunda çıktım o sudan ve akşam törende ‘Deniz Kayadelen Dünya Şampiyonu’ dediklerinde, Türk bayrağını sallamak ayrı bir gurur verdi. Bu başarıyla yeniden anladım ki, evet limitlerin ötesinde kendi mucizemizi yaratabiliyoruz.”

Bu başarı ile yetinmeyen Kayadelen, çocukluk hayalini de gerçekleştirmiş. Manş Denizi’nde 16 derece su sıcaklığında 15 saat 36 dakika yüzmüş. Manş Denizi’ni geçmek için yeterli kiloda olmadığı söylenen Kayadelen, bu uğurda tam tamına 10 kilo almış. Tam zamanlı, yoğun tempolu bir işte çalışırken hafta sonları 3-4 saat, hafta içi ise 1 saat her gün yüzmüş. Yani tüm dinlenme zamanlarını yüzmeye ayırmış. 

Deniz Kayadelen konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Bir hedefe kitlendiğiniz zaman artık bahanelere yer kalmıyor. Sadece çözüme ve hedefe odaklanıyorsunuz. Kalçam kitlendi, fizyoterapiste gittim. Mental koçluk aldım. Ve bu süreçte şunu öğrendim. Zaman yönetiminden önemli olan enerji yönetimidir. Size kim enerji veriyor, kim enerjinizi alıyor. Hangi işler enerjinizi çekiyor. Bunları değerlendirmeniz lazım”

Konfor Alanının Ötesinde Mucizeler

Kayadelen’e göre, konfor alanında çıktıkça aslında konfor alanı genişliyor. Özgüven doğal olarak artıyor. Yeni hedefler de doğal olarak genişliyor. Kayadelen de, Manş Denizi’ni geçtikten sonra hedefini büyütüyor, Triple Crown olarak bilinen dünyadaki 3 yüzme noktasını gözüne kestiriyor. Bu hedef doğrultusunda kısa bir süre önce Kaliforniya’daki Catalina Boğazı’nı geçmiş. Sonrasında ise, New York’ta kimsenin ayağını bile sokmadığı kirli sularda 7 saat yüzerek Almanya rekorunu kırmış. 

Kayadelen, başarısıyla ilgili şunları söyledi: 

“Ben de zorluklardan geçtim. O gülen yüzü gazetelerde, televizyonlarda görmek her zaman kolay. Ama o gülen yüze ulaşana kadar hangi zorluklardan geçtik, hangi riskleri göze aldık ve o zorlukları nasıl aştık önemli olan bu. Mental zorluklar benim için en zoruydu ve bu başarılar da fizikselden çok mentalde. Başarıya giden yol cesaretle atılan ilk adımdan geçiyor. Çünkü ilk adımı attığınızda başarmak için bir ümidiniz oluyor. Ayrıca hayallerinizin peşinden gittikçe farklı farklı kapılar açılıyor. İş hayatında da bu böyle. Farklı kişiler ve projeler çıkıyor karşınıza. ” 

Deniz Kayadelen, bir telefonla rekorlarına bir yenisini daha eklemiş. Nepalde su seviyesinden 6.400 metre yüksekliğindeki dağın zirvesine çıkarak buzlu suda yüzmüş. 18 günlük dağ tırmanışı sonrasında zirveye ulaşan Kayadelen, 3 derecelik suda 5 dakika yüzebilmiş.

“Bu deneyim gösteriyor ki: cesaret gösterdiğimizde ve kendimize inandığımızda aklımızda olmayan hayaller hedefler bile karşımıza çıkabiliyor.”

Keyifli bir konuşmaya imza atan Kayadelen, iş hayatındaki lider ve profesyonellere “konfor alanından çıkmaktan korkmayın ve ekibinizi de motive edin” önerisiyle konuşmasını sonlandırdı. 

İki 90, Bir Neden: Saadet Şen ile Dayanıklılık ve Motivasyon Üzerine Notlar

Türkiye'nin ilk Kadın Motivasyon Konuşmacısı Saadet Şen, Inspire & Impact etkinliğimizde katılımcılar ile buluşan bir diğer isim oldu. Şen, “Belirsizlikle Başa Çıkmak: Zor Zamanlarda Motivasyon ve Dayanıklılık” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.

Duygusal dayanıklılık, bireylerin zorlayıcı ve stresli durumlar karşısında psikolojik olarak sağlam kalma, güçlü durma ve kendini toparlama becerisi olarak tanımlanır. Bu yetenek, kişinin zorluklara karşı pozitif bir tutum sergilemesine, umutlu kalmasına ve problem çözme becerilerini kullanarak olumsuz durumlarla başa çıkmasına olanak tanır. Duygusal dayanıklılığı yüksek olan bireyler, genellikle kriz anlarında daha hızlı toparlanır ve duygusal olarak daha dengeli bir yapıya sahiptir.

Şen, dayanıklılıkla ilgili sırrını şu sözlerle açıkladı: iki 90, bir neden. Peki nedir bu iki 90, bir neden? 

İki 90’dan biri 90 saniye demek. Bütün duygular bedenimizde 90 saniye kalıyor. Öfkeye, acıya, tahammülsüzlüğe, yılmışlığa, başarısızlıklara 90 saniye dayanabiliyorsanız, geçip gidiyor duygu. Duyguyu fark edin ve şimdiki anda kalın ve nefes alın. Dik durun ve nefes alın. Dik durmadığınızda nefes yollarını da kapatırsınız. Dik durup nefes alırsnaız anın içinde kalırsınız. 

İşte bunlar Şen’in altın değerindeki tavsiyeleri…

Diğer 90’ı da Şen’in ağzından dinleyelim. 

“Gece uykumuzda her 90 dakika burun deliklerimizden değiştirdiğimiz bir nefes var. Eğer gece uykusuna dikkat kesilir, uykunuzun hijyenini tamamlar, derin uykuya dalabilirseniz beyin dalgalarınız ve frekanslarınızla bir sihir yaratıyorsunuz. Gün içindeki her şey resetleniyor, kaydediliyor, temizleniyor ve sizin bütün hücreleriniz dahil yenileniyor. Bu yüzden gece uykusu çok önemli.”

Peki iki 90, bir neden’in nedeni neyi ifade ediyor?

Şen’e göre, bir insanın dayaklı olması için çok iyi bir nedene ihtiyacı var. Hatta neden bizi aşmalı. Şen, sözlerine şöyle devam etti. 

“Kendiniz için değil, bırakacağınız miras için. Mirasınız ne olacak, geriye bıraktığınız ne olacak. İşte bunu yaptığınızda bütün dünya sizi destekliyor. Siz istemeseniz bile dünya size ‘sizin için ne yapmalıyım, sizi nasıl desteklemeliyim’ diye soruyor. Şirketler geliyor, stratejiler oluşturuluyor. Sizden daha büyük bir şeye hizmet ederseniz tüm gücü, tüm desteğinizi arkanıza alır ve bunu hissedersiniz. Siz gitmezsiniz artık kapı çalmaya, mıknatıs etkisi yaratır kendinize çekersiniz. İşte tam olarak o zaman dayanıklılığınız artar. Çünkü vücut adrenalin salgılıyor. Dayanıklılık artıyor.” 

Hayat her zaman toz pembe değil. Bazen üstesinden gelemeyeceğini düşündüğümüz zorluklarla karşılaşabiliriz. Saadet Şen’in zor zamanlar için önerileri ise şöyle:

“Yaşamınızda size acı veren her ne varsa, ona daha dikkatli bakın. Sadece sizin acınız olmadığını gördüğünüzde, yaptığınız her planda, her stratejide, her adımınızda siz güçlenirken bütünü de güçlendirirsiniz. Ve böylece dayanıklı kalırsınız. Ve böylece alma-verme dengesini tamamlarsınız.”

Speaker Agency Talks etkinliklerine dair tüm gelişmelerden haberdar olmak için bizleri sosyal medya hesaplarımızdan da takip edebilirsiniz. Speaker Agency Motivasyon Konuşmacıları hakkında detaylı bilgileri de yine web sitemizde bulabilirsiniz.