INFLUENCER BLOG İLETİŞİM

Etkiniz Kalıcı Olsun: Speaker Agency ile İlham Veren Konuşmalar

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Yapay Zeka, Jeopolitik Dönüşüm, Beslenmenin Dönüşümü, İşte Mizah ve Motivasyon gibi çeşitli konularda düzenlediğimiz son etkinliğimizde ilham dolu konuşmalar gerçekleştirdik. Etkinliğimize katılamayanlar için öne çıkan notlar ve detaylar burada!

Motivasyon Değişim Yönetimi
  • Yayınlanma Tarihi: 18 Temmuz 2024
  • Güncelleme Tarihi: 29 Temmuz 2024
  • Yazan: Speaker Agency
Kapak 690X460

2012'den bu yana, uzmanlarımızla düzenlediğimiz buluşmalar sayesinde kuruluşların bireysel ve kurumsal anlamda değerli sonuçlar elde etmesine katkıda bulunuyoruz. İlgi alanlarınıza yönelik derinlemesine bilgi ve ilham sunmayı misyon edindik. 

Bu vesileyle de 30 Mayıs 2024 tarihinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Yapay Zeka, Jeopolitik Dönüşüm, Beslenmenin Dönüşümü, İşte Mizah ve Motivasyon gibi konularda sohbet etmek için Kolektif House Maslak’da düzenlediğimiz etkinlikte toplandık.

Bizler de etkinliğimize katılamayan okuyucularımız için bu önemli konuşmaların öne çıkan notlarını ve detaylarını derledik. 

Çayınızı, kahvenizi alın; çünkü uzun, verimli, eğlenceli ve anlamlı bir içeriğe doğru yola çıkıyoruz, hazır mısınız?

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Konuşmacıları

Sivil Toplum Gönüllüsü Prof. Dr. Itır Erhart ile Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Üzerine

Etkinlikte ilk konuşmacı olarak başlayan Prof. Dr. Itır Erhart, konuşmasında; çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcı olmak gibi 3 önemli kavramı derinlemesine ele alarak, hem bireysel hem de kurumsal düzeyde neler yapılması gerektiği kendi hayatından, öğrencileri ile yaşadığı konuşmalardan da örnekler vererek anlattı.

"Nasıl hak temelli bir bakış açısı geliştirilebilir?" konusunda çalışan Erhart, konuşmasının hemen başına eşitlik kavramına odaklandı ve herkesin aynı fırsatlara erişim hakkından söz etti. 

Erhart, eşitliği; Yaş, ekonomik statü, engellilik durumu, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği gibi tüm kavramların bir arada olarak hakların sağlandığı eşitlikçi bir dünya olarak tanımlıyor. 

Herkese eşit haklar

Eşitliğin, bireylerin potansiyellerini tam anlamıyla gerçekleştirebilmeleri için gerekli koşulların sağlanması olduğunu söyledi. Bu eşitlikçi tavırların sağlanmadığı zamanlarda insanların ayrımcılığa uğradığını belirten Erhart, bu tür mesela çok genellemelerden, kadın ve erkek diye dahil genel ifadelerden uzak durmak çok önemli olduğunu belirtti ve ekledi:

"Toplumsal cinsiyet dediğimiz olay aslında bize öğretilen bir şey."

Bu cümleyi şu şekilde genişletti: "Yani benim bir kadın olarak, erkek olarak, kız çocuğu olarak, oğlan çocuğu olarak ne giymem, ne konuşmam, ne söylemem, nasıl davranmam, hangi alanlara eğilmem ve çocuk olduğumda bakımımın yüzde kaçını sahiplenmem gerektiği..."

Erhart'ın bu söylemiyle topluma bakıldığında "kızlar böyle giyinmez, oğlanlar böyle giyinmez, erkekler mavi giyer, kızlar pembe" gibi klişelerle sık sık karşılaşıyoruz. Daha doğmadan cinsiyetlerine göre belirlenen renkler, odalar ve eşyalar aslında tamamen kültürel dayatmalardır. Bu kalıplar, doğamızla ilgisi olmayan ve bize öğretilen normlardır.

"Kadınların ve erkeklerin sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik hayata tam ve eşit katılımı nerede sağlanıyor?" sorusunu katılımcılara yönlendiren Erhart, İskandinav ülkeleri, özellikle Finlandiya, Norveç ve İzlanda, bu konuda örnek teşkil ettiğini belirtti. Bu ülkelerde toplumsal kabullerin minimum seviyede olduğunu gözlemleyebiliriz. 

Basit örneklerden başlayacak olursak: Geleneksel olarak bir ilişkide ilk adımı erkek atar, evlenme teklifini erkek yapar ve pırlanta yüzük alır. Düğün masraflarını erkek karşılar, evi erkek döşer, bazı eşyaları erkek, bazılarını kadın alır. Bu tür roller, toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmanın önünde engeller yaratır.

Yapmamız ve Yapmamamız Gerekenler

Eğer toplumsal cinsiyet eşitliğine doğru bir adım atmak istiyorsak, yasaların değişmesi gerekliliğine dikkat çeken Erhart, doğum izni yasalarından medeni kanunlara, okul kitaplarının içeriklerinden günlük hayatta karşılaştığımız kalıplara kadar pek çok alanda düzenlemeler yapılması gerektiğini vurguladı. 

Erhart'ın verdiği bir örnekten yola çıkarsak: "Bir restorana gittiniz, bara gittiniz, bir kadın olarak single white viski söylediniz, karşımdaki erkek de strawberry margarita söylemiş olsun, garson doğrudan viskiyi onun önüne koyuyor. Ve de size böyle bir garip bakıyor."

Bu tür davranışlar ve söylemler, toplumsal eşitsizliği derinleştirir. Bu yüzden her duyduğumuzda ve her karşılaştığımızda tepki vermek, bu kalıpları yeniden üretmemek çok önemlidir. 

Toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak için hepimizin üzerine düşen görevler varlığını vurgulayan Erhart, bu konuda bilinçlenmek ve harekete geçmek, daha eşit bir toplum yaratmak için atılacak ilk adım olduğunu da belirtti.

Mahkum Olmak

Önyargıları etiketleme ve bunları bir meşru üzerine oturmaya çalışmayı engelli bireyler üzerinden anlatan Erhart, bu bireylere acıyan gözlerle bakıldığını, yardım edilecek biri gibi toplumda sıklıkla görüldüklerini, engelli kişilere cinsiyetsizleştirip çok rahat bir şekilde sırtını sıvazlama bile olsa dokunabilme durumuna dikkat çekti. 

Mahkum olmak, “Tanrının sevgili kulusun” gibi sözlerle sıklıkla engellilere yaklaşan bireylerin doğrudan ayrımcılık yaptığına dikkat çeken Erhart, tam tersi şekilde sadece acımanın değil engelli bireylerin kahramanlaştırılmasının da bir tür ayrımcılık olduğunu dile getiriyor.

Ayrımcı dille mücadeleye, kimi zaman eşit uygulamanın adil uygulama olmadığına son sözlerinde değinen Erhart, Türcülük kavramına dikkat çekerek konuşmasını tamamladı.

5

Prof. Dr. Evren Balta ve Jeopolitik Dönüşüm

Günümüz dünyasında, hızla değişen olayları anlamlandırmak için kavramsal bir çerçeve geliştirmenin önemi ile konuşmasına başlayan Balta, dünyanın büyük bir hızla değiştiğini ve üç ay önce önemli görünen meselelerin kısa sürede önemsizleştiğini belirtti. 

Bu nedenle, "Değişen dünyayı anlamak için hangi kavramları kullanabiliriz ve bu kavramlar üzerinden nasıl bir perspektif geliştirebiliriz?" diye bir soru yöneltti.

Yaşadığımız dünyada, şirketlerin, ülkelerin ve bireylerin kararları büyük oranda jeopolitik dönüşümlerle şekillendiğinden bahseden Prof. Dr. Evren Balta; Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, enerji krizleri, gıda fiyatlarındaki artış ve enflasyon gibi temel dönüşümlerin gündelik hayatımızı ve ekonomik dengeleri derinden etkilediğini söyledi ve ekledi: 

"Eskiden "ekonomi temeldir" denirdi; ancak bugün "jeopolitik temeldir" demek daha doğru olabilir." 

Jeopolitik olaylar, ekonomik kararları ve şirket davranışlarını belirleyen en önemli etkenler haline geldiğini bu cümleden anlayabiliyoruz.

Güç ve Yetkinin Dağılımı

Günümüzde, güç ve yetkinin dağılımı konusunda yeni bir dönemde olduğumuzu da belirten Balta, bu yeni dönemi; topluluklar (communities), şirketler (companies), ülkeler (countries) ve ulus devletlerin toplulukları (community of nation states) arasındaki karmaşık etkileşimlerin belirlediğinden bahsetti.

"Artık yetkinin kimde olduğu sorusu anlamını yitirdi; çünkü yetki, bu beş aktörün birbiriyle olan karşılıklı etkileşimleri ile belirleniyor."

Değişen dünyadan ve yaşadığımız dünyayı kavramsal olarak analiz etmenin güçlüğünden, "Kartlar yeniden dağıtılıyor" bağlamında geleceğin belirsiz olduğundan bahseden Balta: 

"Bugün İsrail'in veya Ukrayna'daki olayların üzerinden aylar geçtikten sonra gündemimizin tamamen değişebileceğini biliyoruz. Dünya büyük bir hızla değişiyor ve birkaç ay önce önemli gördüğümüz meseleler artık gündemimizde olmayabiliyor." şeklinde özetledi.

Woody Allen’ın Dediği Gibi, “Her Şey Dağılır ve Bozulur”

Konuşmasının devamında Kastamonu'daki seçim sonuçlarındaki değişimin temel sebebinin adalet duygusuyla ilişkili olduğundan bahsederek "Adalet kavramı" üzerinde duran Balta, kültürel normlar, Amerika Birleşik Devletleri'nin hegemonik gücüne dikkat çekti. Şu cümlesi ise dikkat çekti:

"Adaletin peşinden gitmezsek ve adaletin temel taşlarını kurmazsak, Woody Allen’ın dediği gibi, her şey dağılır ve bozulur."

Balta'nın konuşmasından anlıyoruz ki; değişen dünyayı anlamak için kavramsal bir çerçeve oluşturmak, güncel olayları ve dinamikleri daha iyi kavramamıza yardımcı olur. 

Küresel politikadan yerel siyasetlere, adalet kavramından güç dinamiklerine kadar birçok etken, bireylerin ve toplumların kararlarını şekillendirir. Bu nedenle, değişen dünyayı anlamak ve bu değişimlere uyum sağlamak için çok boyutlu bir perspektif geliştirmek büyük önem taşır.

4

M. Serdar Kuzuloğlu ile Üretken Yapay Zeka Çağı

Yaklaşık 30 yıldır gazetecilikle uğraştığı ve gazete kavramı üzerinde durarak konuşmasına başlayan M. Serdar Kuzuloğlu şöyle belirtti:

"Kendimi bildim bileli bu mesleği yapmak istedim. İşin özünde şu yatıyordu: benim çocukluğumda gazete çok önemli bir şeydi. Her eve giriyordu ve her gün bizlerin maruz kaldığı ama içinde gözden kaçırdığı ya da hiç bilmediği bir şeyleri bizlere aktarıyordu. 

Her gün yapıyordu bunu, üstelik hiç aksatmadan ve içinde hepimiz için bir şey vardı. Dedim ki, o küçük çocuk aklımla, ben de bunlardan olmalıyım, ben de o insanlarla birlikte olmalıyım, bu iş nerede yapılıyorsa orada bulunmalıyım. Ne mutlu ki hayat bana bu şansı tanıdı."

Değişen Dünyaya Ayak Uydurmak

Mesleği üzerine hayatından örnekler vererek konuşmasını sürdüren Kuzuloğlu: 

"Mesleğimde beni heyecanlandıran kısmı hep şeydi: bu kadar fazla şeyin değiştiği bir dünyada ne kadar çok takip edilecek şey var, insanlara aktaracak ne kadar çok hikaye var ve insanlar ne kadar çok şey hakkında bilgi sahibi olmalılar. 

Oysa ne kadar az zamanları var. Ve bunun adaptörlüğünü, küratörlüğünü yapmaya çalıştım. Çok yakın zamanda mesleğimin bu işe ne kadar yakın olduğunu fark ettim. Hepimiz esasında neyin ne olması gerektiğini biliyoruz." 

Kuzuloğlu, değişim, dönüşüm ve bilgiyi, Charlie Chaplin'in meşhur filmi Modern Times, kapitalizmin ürettiği çalışmadan bahsederek; Henry Ford ile otomotiv üretimine değinip bugün geldiğimiz noktada, yapay zeka ve robotik otomasyon iş dünyasında büyük bir rol oynadığına geçiş yaptı. 

Robotların İş Dünyasındaki Yeri

Amerika Birleşik Devletleri'nde istihdam açığını kapatmak üzere geliştirilen robotlar, karmaşık işleri öğrenip uygulayabildiklerinden bahseden Kuzuloğlu: 

"Bu robotlar, öğrenen yapılar olarak tasarlanmış ve belirli süreçleri öngörülemez şekilde yerine getirebiliyorlar. Bu da iş dünyasında büyük bir değişim ve dönüşüm sağlıyor." diye ekledi.

Yapay zeka ve teknolojik gelişmeler iş dünyasını ve toplumsal dinamikleri hızla değiştirmesi ile alakalı konuşan Kuzuloğlu, gelecekte mavi yakalı işçilerin de dahil olduğu endüstri dönüşümleri üzerine yapılan toplantılarda, yapay zekanın farklı alanlarda kullanımının olabileceğinden bahsetti.

Yapay Zeka Bilgiyi Saklamaz

"Bir kuyumcu çıraklığı" örneği verip insanların uzmanlıklarını kendilerine saklamaları, öğretememeleri ve bunu bir üstünlük olarak görmeleri üzerinde duran Kuzuloğlu, yapay zekanın bonkörlüğüne dikkat çekti:

"Yapay zeka bu bilgileri saklamadan, hızlı öğrenme ve uygulama kapasitesi ile öne çıkıyor."

Konuşmasına ChatGPT ve sanal tabanlı bir şirketin kriz yönetim yeteneklerinden bahsederek devam eden Kuzuloğlu, yapay zekanın iş dünyasındaki rolü ve insanın bu teknolojilere adaptasyonu kritik öneme sahip olduğundan bahsetti.

Sonuç olarak, değişim ve dönüşüm kaçınılmaz olduğunu anlıyoruz kendisinin konuşmasında. Kuzuloğlu şöyle belirtiyor: 

"Teknoloji ilerliyor, trendler değişiyor çünkü insan değişimden beslenir. Değişim olmazsa olmaz bir unsurdur. Bizim de bu değişime ayak uydurup nasiplenmemiz gerekir. "

7

İşin Mizahı: Hülya Mutlu

Pozitif psikoloji, geleneksel psikolojiden farklı olarak hastalıklar ve psikopatoloji ile ilgilenmediğinden bahsederek konuşmasına başlayan Hülya Mutlu, pozitif psikolojinin; "What's wrong with you?" (Sende ne yanlış gidiyor?) sorusundan ziyade, "What's ok with you?" (Sende ne iyi gidiyor?) sorusunu sorduğunu belirtiyor. 

Pozitif psikolojide amaç, kişiyi "-" seviyesinden "0" seviyesine getirmek değil, 0 seviyesinden yukarıya taşımaktır. Pozitif psikolojinin 3 önemli yetkinliği vardır ve bunlardan biri mizahın iyileştirici etkisidir. 

Mizahın Etkisi

Hülya Mutlu kendi hakkında şöyle belirtiyor: 

"Mizahın şifalandırıcı gücüne inanan biri olarak, iş dünyasında mizahı hatırlatmayı bir misyon olarak görüyorum."

Mizahın iş dünyasında neler sağlayabileceğini, etkinliğe katılan katılımcıları da işin içerisine sokarak anlatmaya çalışan Mutlu, basit eylemlerin iyileştiriciliğine dikkat çekerek, şöyle bir örnek verdi: 

"Öncelikle, yan yana oturanlar bir kişi A, diğer kişi B olsun. A olanlar şu aralar daha depresif hissedenler olabilir. A olanlar bir süre depresif modda kalacak ve B olanlar bu modu değiştirmek için bir tebessüm ve ardından kahkaha gönderecekler."

İş yerlerinde biyolojik düzenlemeye odaklanmamız gerektiğini vurgulayan Mutlu, serotonin, oksitosin, dopamin, endorfin ve gaba gibi nörotransmitterlerin çok önemli olduğunu söyledi ve ekledi:

"Biyolojik düzenlemeyi sağladığımızda, duygusal düzenleme gerçekleşir, bu da ilişkileri ve dolayısıyla sistemi düzenler."

Stres Mahveder

Konuşmasının devamında stresten bahseden Mutlu, bazal stresin uzun süreli ve yoğun yaşandığında insanı hasta ettiğini belirtti. Tıp dilinde buna enflamasyon, yani iltihaplanma denir. 

Bu yüzden çok stresli olduğumuzda bunu yönetmek için tekniklerimizin olması gerektiğini de söyledi. Bu anlatısını da salondaki katılımcılarla etkileşim haline girerek, ortamın stresini ölçtü.

İş Yerinde İletişimin Önemi

İş yerlerinde iletişimin de çok önemli olduğunu söyleyen Mutlu, "Eğer iletişim kötü yönetiliyorsa, bu durum çalışanların motivasyonunu ve bağlılığını olumsuz etkiler." diye belirtti.

İletişimi en iyi yöneten kişiler genellikle çaycılar ve şoförler olduğunu söyleyen Mutlu, bu kişilerin çalışanlar arasındaki bilgi akışını ve dedikoduları kontrol ettiğine dikkat çekti. 

 

Mutlunun konuşmasından teknoloji ve yapay zekanın hızla geliştiği bu dönemde, insanlığın ihtiyaçları ve yetkinliklerinin de değiştiği anlaşılıyor. İş dünyasında başarılı olmak için sadece teknik becerilerin değil, duygusal ve sosyal beceriler de önem kazandığını görebiliyoruz.

2 (1)

Elvan Odabaşı: Beslenmenin Dönüşümü

Bir önceki konuşmadaki hareketliliğe bağlı olarak şaka yollu; 

"Herkes istediğini yiyebilir, karışmıyorum." 

diyerek konuşmasına başlayan Elvan Odabaşı, günün yoğun geçen saatlerinde, herkesin tatlı veya tuzlu bir şeyler aradığını söyledi. Bu saatlerde kan şekerinin düştüğünü, tansiyonun azaldığını belirtip bu zamanlarda, vücudun enerjiye ihtiyacı olduğunu ve bu ihtiyacı karşılamak için ara öğünler tüketilmesi gerektiğine dikkat çekti ve ekledi:

"Ancak, yoğun iş temposu içinde ara öğünleri ihmal edebiliyoruz."

Beslenme Alışkanlıklarının Evrimi

Konuşmasına beslenme alışkanlıklarının evremiyle devam eden Odabaşı, insanoğlunun, tarih boyunca hayatta kalabilmek için sürekli olarak gıdayı arayıp bulduklarını deneyimleyerek beslendiğini söyledi. 

"İlk insansı atalarımızdan bu yana, beslenme alışkanlıklarımız evrim geçirdi. Otçul beslenmeden, avcı-toplayıcı beslenmeye geçiş yaptık. Bugün ise, beslenme alışkanlıklarımızda yeni bir evrim geçiriyoruz. Gelenekten geleceğe beslenme dediğimizde, sadece yerel yiyeceklerden değil, daha geniş bir perspektiften bakmalıyız."

Dünya nüfusu hızla artıp mevcut kaynaklar yetersiz kaldığından bahseden Odabaşı, yeni gıda kaynakları ve alternatiflerini düşünülmesi gerektiğini vurguladı. 

"Gelecekte nasıl besleneceğimiz konusunda farklı fikirler ve öngörüler var. Böcek yeme veya laboratuvarda üretilen et gibi alternatifler, geleceğin beslenme şekilleri arasında yer alıyor. Bu, atalarımızın protein içeren besinleri tüketmeye başlaması gibi bir evrimdir. Beslenme konusunda ufkumuzu genişletmemiz ve işlenmiş gıdalardan korkmamamız gerekiyor." 

Doyumsuzluk Problemi

Günümüzde, açların ve toklukların aynı sofrada oturduğu, ancak tabakları dolu olanların bir türlü doymadığı bir dünya ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Odabaşı, bu durumun sadece fiziksel bir açlık değil, aynı zamanda doyumsuzluk ve farkındalık eksikliği problemini de beraberinde getirdiği söyledi. İsraftan ve Afrikalı çocukların tabaklarından yemeği almamamız gerektiğini söyledi. Asıl önemli olanın doymak olduğunu dile getirdi.

"Tabaklarımızdaki yiyecekleri sorgulamalı ve besinlerimizin gerçekten ne kadar besleyici olduğunu değerlendirmeliyiz. Modern beslenme alışkanlıklarımızın bir sonucu olarak, sürekli yiyoruz ama bir türlü eski sağlığımızı ve enerjimizi bulamıyoruz."

Sürdürülebilir Beslenme

Gelenekten geleceğe beslenme anlayışında, modern yaşamın getirdiği zorluklarla başa çıkmak için yeni çözümler ve alternatifler arıyoruz. Ara öğünlerin önemi, gıda kaynaklarının yetersizliği ve beslenme alışkanlıklarımızın sağlığımıza etkileri konularında bilinçlenerek daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimseyebiliriz. Beslenme alışkanlıklarımızı değiştirerek, hem kendimize hem de dünyamıza daha iyi bakabiliriz.

İçeriğimizde bahsettiğimiz ve Speaker Agency konuşmacıları arasında yer alan Itır Erhart, Prof. Dr. Evren Balta, M. Serdar Kuzuloğlu, Hülya Mutlu ve Elvan Odabaşı gibi isimleri sizler de işletmenize davet ederek engin bilgilerinden yararlanabilirsiniz.

1 (1)

Etkinliğin Son Bölümü

Çok değerli isimlerle birlikte üzerinde durduğumuz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Yapay Zeka, Jeopolitik Dönüşüm, Beslenmenin Dönüşümü, İşte Mizah ve Motivasyon konuları, etkinliğimize katılan misafirler için oldukça farklı bakış açıları kazanmalarına vesile oldu.

Itır Erhart, Evren Balta, Serdar Kuzuloğlu, Hülya Mutlu ve Elvan Odabaşı'nın konuşmalarından sonra senarist, oyuncu, yazar olan Mehmet Auf'un sunumu ve desteği ile fenomen trio ekibinin müzik dinletisi, Mehmet Auf ile müzik grubunun ara ara sohbetler etmesiyle devam etti. Bu sohbetler genellikle günlük hayatın içinden anlatılar ve grubun tanıtımı ile alakalıydı. 

Mehmet Auf'un kendine özgü mizahı ve kıvrak zekası, konuşmaların her anında katılımcıların yüzünde gülümsemeler bırakırken; fenomen trio ekibinin nasıl bir ekip olduğuna, ekip üyelerinin birbirleriyle olan uyumlarına ve arkadaşlık bağlarına da değinildi. Birbirinden değerli konuşmacıların eğlenceli öğretileriyle başlayan etkinlik, şarkılar ve türkülerle son buldu.

Speaker Agency olarak bu tarz etkinliklere devam ederek siz sevgili takipçilerimizle buluşup eğlenmeye ve öğrenmeye devam edeceğiz. Bizi takip etmeyi unutmayın.

7
Send Plane iletişime geçin
İletişime geçin
Formunuz başarıyla gönderilmiştir.